Gecenin bir yarisi elimdeki raporu bitirmeye calisirken, uzun sure once okudugum bir kitap gozume ilisti kitaplikta. Nasil severek okudugumu hatirladim ve icinden hosuma giden bir siiri paylasmak istedim.
Gunumuzden yuzlerce, belki de binlerce, yil sonra Kuzey Kaliforniya’da Na Vadisi’nde dogal hayatin mutevazi bir parcasi olarak yasayan, barisci Kes halkinin utopik hikayesi: Hep Yuvaya Donmek (Always Coming Home), Ursula LeGuin.
Yasli tas, ruhum sende kalsin.
Ben buralarda olmadigimda
benim yerime seyret gundogumunu,
yavas yavas ilinsin yuzun.
Ben artik yasamiyor oldugumda
benim yerime sen seyret gundogumunu
Yavas yavas ilinsin yuzun.
Ilik ellerim iste senin uzerinde.
Ilik nefesim iste senin uzerinde.
Ilik yuregim iste senin icinde.
Ilik ruhum iste senin icinde.
Uzun sure burda kalacaksin,
gundogumunu seyrederek
icindeki sicaklikla.
Yuvarlanip gittiginde,
parca parca oldugunda,
yeryuzu degistiginde,
sendeki kayalik bittiginde,
birlikte isildamaya baslayacagiz,
dans ederek isildayacagiz
isildayan sicaklik olacagiz.